- Allah Mekandan Münezzehtir
   
  :::...Ana Sayfa...:::
  -İslam Genel-
  İslami Sohbete Karsıyız
  Peygamberler Tarihi
  Sahabeler
  Kur'an'da Cennet
  İslamda Temizlik
  Şeytan
  Mezhepler
  Esma-ul Husna
  Mevlanadan Kıssalar
  Katliam Resimleri
  Tasavvuf Sözleri
  Kutsal Emanetler
  Hadis Ansiklopedisi
  Risale-i Nur
  İslami Sözlük
  Örtünme
  Kur'an Bölümü
  Efendimiz (SAV)
  İslami Programlar
  -İslamin Beş Şartı-
  Kelime-i Şehadet
  Namaz
  Oruç
  Zekat
  Hac
  -İslami Multimedya-
  İlahiler
  Resim Dünyası
  İslami Flashlar
  Sevgili Peygamberim
  Eshab-ı Kiram
  Müziksiz İlahiler
  Çocuk Serisi
  Evliyalar Serisi
  Cennetle Müjdelenler
  -İslami Videolar-
  Efendimizin Hayatı
  Namaz Görsel
  Kıyamet
  Nihat Hatipoğlu
  Cüppeli Ahmet Hoca
  Fethullah Gülen
  Ömer Döngeloğlu
  Haberler
  -Diğer Dinler-
  Yahudilik
  Hristyanlık
  => Hıristiyanlık nedir
  => Bugünkü Hıristiyanlığın Esasları
  => Hıristiyanlığı Bozanlar Kimlerdir
  => Hıristiyanlıkta Teslis İnancı
  => Baba Kelimesinin Anlamları
  => Hazret-i İsa İnsan İdi, Ona Tapılmaz
  => Bugünkü Tevrat ve İnciller
  => Joseph Barnabas kimdir
  => Dört İncilden Hangisi Orjinal
  => Kur'anda Hıristiyanlar
  => Allah birdir, Niçin Biz Deniyor
  => Allah Mekandan Münezzehtir
  => Hazret-i İsa Gökten İnmeyecek mi?
  => Mesih Ne Demektir
  => Hazret-i İsa’ya niçin Ruhullah deniyor
  => Hazret-i İsa’nın kurban edilmesi
  => Hazret-i İsa ve Yılbaşı
  => Misyonerlerin uydurduğu hikaye
  => Hıristiyanlık ve akılcılık
  => Papazların isyanı
  => Yehova şahitleri kimdir
  => Misyoner faaliyetleri
  => Süryaniler
  => Eflatun ve Hıristiyanlık
  => Noel Baba efsanesi
  Brahmanizm
  Budizm
  Hinduizm
  Şamanizm
  Mecusilik
  Lamaizm
  İletişim
  Ziyaretçi Defteri
  Bannerlerimiz...
  Yeni sayfanın başlığı
Allah mekandan münezzehtir
Sual: Hıristiyanlar da Vehhabiler gibi tanrı gökte diyorlar. Bu inanç İncillerde var mıdır?
CEVAP
Hazret-i İsa’nın, göğe çıkıp, Allah’ın sağına oturduğu ve Allahü teâlânın gökte olduğu inancı Hıristiyanlığa sonradan sokulmuştur. Hıristiyan İngilizler tarafından kurulan Vehhabi inanışına göre de tanrı gökte, Hazret-i Muhammed de sağ tarafında oturmaktadır. Kitabül-Arş isimli Vehhabi kitabında, “Allah Arş’ın üzerinde oturur, yanında Resulullaha da yer bırakır” deniyor. Hıristiyanlarla Vehhabiliğin bu konuda da birbirine benzemesi tesadüf değildir. Ehl-i sünnet âlimlerinin hepsi “Allah mekandan münezzeh” buyuruyor.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, zamanlı, mekanlı, cihetli değildir. Bir yerde, bir tarafta değildir. Zamanları, yerleri, yönleri O yaratmıştır. Cahiller, Onu Arş’ın üstünde veya yukarıda gökte sanır. Arşı da, yukarısını da, aşağısını da O yaratmıştır. Sonradan yaratılan bir şey, kadim [ezeli] olana yer olamaz. Allah, madde, cisim ve hâl değildir. Benzeri, ortağı, zıddı yoktur. Bildiğimiz, düşünebileceğimiz şeyler gibi değildir. Nasıl olduğu anlaşılamaz, düşünülemez. Hatıra gelen her şey yanlıştır. O kâinatın ne içinde, ne de dışındadır. İçinde, dışında olmak, var olan iki şey arasında düşünülür. Halbuki kâinat, hayal mertebesinde yaratılmıştır. Hayal mertebesindeki âlemin devamlı var görünmesi, Allah’ın kudreti ile oluyor. (c.2, m.67)

Bir filmdeki cansız resimler, aynen canlı gibi hareket etmektedir. Bir kimse hayal kursa, hayalinde çeşitli işler yapsa, (Bu kimse, hayalinin içindedir, dışındadır) denemez. Çünkü hayal gerçek değildir. Rüya da hayale benzer. Rüya gören kimse, rüyasının ne sağındadır, ne solundadır. Rüyasında gözsüz görür, kulaksız işitir, dilsiz konuşur, yer, içer, hatta rüyasında rüya bile görür. Allahü teâlânın kudreti ile hep devam etse, insan rüyayı gerçek bilir, rüyadan başka hayat yok zanneder. Bu dünya hayatı da bir rüyadan ibarettir. Demek ki; kâinat hayal mertebesinde yaratıldığı için bize var gibi görünmektedir. Ezeli ve ebedi var olan yalnız Allahü teâlâdır. O halde, Allah, hayal olan bu kâinatın içinde, dışında denemez. (Mektubat-ı Rabbani – Sefer-i Ahiret Risalesi)

Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki:
Allah, yukarıda, aşağıda, yanda değildir. Her varlık, Arş’ın altındadır. Arş ise, Onun kudreti, kuvveti altındadır. O, Arş’ın üstündedir. Fakat bu, Arş Onu taşıyor demek değildir. Arş, Onun lütfu ve kudreti ile vardır. O, ezelde, sonsuz öncelerde nasıl ise, şimdi hep öyledir. Arş’ı yaratmadan önce nasıl idi ise, ebedi sonsuz geleceklerde de, hep öyledir. Onda değişiklik olmaz.

İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
(Allahü teâlâ, mekandan münezzehtir. Ehl-i bâtıl, istiva, vech, yed gibi kelimeleri tevil etmedikleri için sapıtmışlardır. Allah’ın, Arşı istiva etmesi, Arşı hükmü altına alması demektir. “Hükümdar, Irak’ı kansız olarak istiva etti” demek, “Irak’ı kansız olarak ele geçirdi” demektir. Bu sapıklıklarına da “Selefin yolu” diyerek selef-i salihine, [Eshaba ve Tabiine] iftira ediyorlar. Yedullahtaki yed kelimesini el gibi düşünmemeli. Mesela “Falanca şehir, filanca valinin elinde” denilince, o şehrin valinin elinin içinde değil, onun idaresi altında olduğu anlaşılır. İstiva, vech gibi kelimeler böyle tevil edilir.) [İlcam-ül-avam]

Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri de buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, zamanlı ve mekanlı olmadığı için, hazır ve nazırdır sözü mecazdır. Yani zamansız ve mekansız [hiçbir yerde olmayarak] hazırdır [bulunur] ve nazırdır [görür] demektir. Allahü teâlânın bütün sıfatları zamansız ve mekansız olduğu gibi, hazır ve nazır olması da, zaman ile ve mekan ile değildir. (S. Ebediyye)

Not:
Bu hususta geniş bilgi için Vehhabilik maddesindeki, Hıristiyan gibi Allah gökte diyorlar kısmına bakılabilir
   
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol